4 Mayıs 2009 Pazartesi

Büyük Takım Olmak...


Bugün yazacaklarım büyük takım olmakla ilgili... Büyük takım olmayı unutmuş bir takımın hikayesi... Rekabette hem istatistiksel olarak hem de zihinsel olarak gerilerde kalmış bir takım Beşiktaş... Seba'dan sonraki başkanlar hep diğer takımlara özenmişler,onlar gibi olmak istemişler,Beşiktaş'ın Ruhunu bitirmişler.. Beşiktaş Ruhunu taşıdıklarını düşünenler sadece taraftarlar..Çarşı ve diğerleri...
Fenerbahçe'de ve Galatasaray'ın istemediği oyuncuları büyük iş yapmış gibi transfer etmişler ve hiçbirinden fayda sağlayamamalarına rağmen halen bu oyuncuları istemekteler..
Beşiktaş'ın Fenerbahçe maçını kaybetmesi önemli tabiki ama ondan daha önemli olan son 15 yılda yitirilen Beşiktaş'lılık Ruhu,Mücadele Hırsı...

Eski derbileri hatırlıyorum;her takım ölesiye oynar,sonuna kadar mücadele ederdi.Tamam günümüz futbolunda mücadele herşey değil,taktik ve futbol zekası mücadeleden öne geçmiş durumda ama Dünkü maç için bu geçerli değildi.. Beşiktaşlı futbolcular taktiği,tekniği bir kenara bırakıp sadece mücadele etselerdi Beşiktaş Fenerbahçe'yi yenerdi.. Ama diyorumya dünkü mağlubiyet önemli değil.. Bu takımı orta sınıf takımı yapan,büyük takım olma duygusunu aşılayamayan,her sene hoca değiştiren ve istikrarsızlığa mahkum eden,Orta sınıf yabancılar alıp hem de onları yıldızmış gibi göstermeye çalışan;bunun için herkesi ve medyayı kullananlar Kısacası Yönetim ve Başkan Demirören ama en önemlisi Bunlara izin veren Beşiktaş Camiası Büyük Takım,Büyük Camia olma hissini kaybetmişlerdir...

Bu hissi kaybetmeyen sadece Taraftar grubumuz ama onlarda en cahil,bu sorunlar için birşey yapamayacak olan kesimdir..

Dün ve daha önce gördük ki Fenerbahçe Kulübü ve camiasıyla büyük kulüp olmayı kendi içlerine sindirmişler,Bunu başaran Aziz Yıldırım ve Yönetimi tarihe geçmiştir...Tarihin en başarılı Başkanıdır bana göre.. Bizim Sayın Demirören'de en başarısızı ve daha da önemlisi Beşiktaş'ı büyük takım sınıfından orta sınıf takım olma sürecine sürükleyen başkan olarak tarihin tozlu raflarında yerini almıştır..Beşiktaş'lılar bunu asla unutmayacaktır..

(Bu arada farkettiyseniz maçtaki Fenerbahçe'nin 2. golünün ofsayt olduğunu ve Beşiktaş'ın %100 penaltısının verilmediğinden bahsetmedim.. Çünkü Şampiyonluğa oynayan Bir takım,kolu kanadı kırık Fenerbahçe'ye maç boyunca üstünlük sağlayamadı,Fener maç boyunca oyunu yönlendirdi,orta sahada Deivid ve Emre'nin futbol zekaları Defans'ta da G.Gönül ve R.Carlos'un akıllı oyunu sayesinde Fenerbahçe oyun boyu üstündü..İçimize sindiremediğimiz aslında bu...Başabaş bir derbi olsa ve o iki hakem hatasıyla Beşiktaş yenilse şu an yer yerinden oynardı diye düşünüyorum..Ayrıca hakemlerin Beşiktaş maçlarında eskisi gibi strese girmediklerini ve Beşiktaş aleyhine çok kolay kararlar verebildiklerini sezon boyunca gördüm..İşte bundan bahsediyorum... Orta sınıf takımlara karşı nasıl kolay kararlar verebiliyorlarsa aynısını Beşiktaş'a yapıyorlar..)

Beşiktaş bu sene şampiyon olabilir,hatta Sivasspor'a göre şansı hala daha yüksek bence... Bunların hiçbir önemi yok gözümde... Atı alan Üsküdar'ı geçmiş....

6 yorum:

Faruk dedi ki...

Fenerbahçe'nin ilk golünde Semih'in net faulü var. İkinci gol ofsayt ve Ernst'in pozisyonu penaltı. Bu maç 0-0 gitse ve 90. dakikada Tello 40 metreden doksana vursa Beşiktaş 1-0 kazansa aynı yazıyı kaleme alabilir miydin? Eğer yazardım diyorsan ben de altına hiç düşünmeden imzamı atardım ama skora göre konuşarak değil. Skora göre konuşuyor olsak bugün Sivasspor için binbir methiye düzmem gerekirdi ama işte o zaman herkes gibi skor yazarlığı yapmış olurdum. Yoksa yazdığın yazının tümüne başından sonuna kadar katılıyorum...

MORTAC dedi ki...

Fenerbahceli olarak rakiplerimizin ust seviyede olmasi bizi de yukari ceker mantigiyla hareket etmek suretiyle diyorum ki : Yıldırım Demirören bu takımdan gitmelidir, sadece Beşiktaş için değil Türk futbolu için hayırlısı bu olacaktır.

Melih Kazdağ dedi ki...

Bu yazı maçla ilgili bir yazı değil aslında... Beşiktaş'lıların düşündükleri ama kimselere söyleyemedikleri ile ilgili... Beşiktaş'ı sevenler bu yazdıklarımı biliyorlar ama içlerine sindiremiyorlar...Ben de dahilim aslında bunlara.. Beşiktaş'lı 3 sene 5 sene üst üste şampiyon olmak değil büyük takım olmak,Beşiktaş'lılık değerleriyle yükselmek ister.. Maça gelince şimdi okuduğum bir habere göre Beşiktaş Fenerbahçe'ye göre çok daha fazla koşmuş(arada 20.000 m gibi bir fark var) Bu da demekki Mücadele açısından bir sorun yok..O konuda yanlımışım yani..Oyuncular ölesiye koşmuşlar diyelim.. Demek ki taktik açıdan bir sorun var.Bunun da sorumlusu Hocadır tabiki..

Konuyu dağatmayalım.. Bu maça Beşiktaş'lı oyuncular mental olarak hazırlanamamışlar... Ben de diyorum ki Bu oyuncuları babam hazırlamayacak,Hoca ve yönetim(başkan) hazırlayacak.. Hele yönetim bu konularda çok eksik..

Ben diyorum ki Büyük takım büyük oyuncu olma hissi çok farklıdır..Bizim Beşiktaş'ta bu tür oyuncular yok.. Bu tür bir sistem yok... Bu konuda şöyle bir örnek verebilirim.. Galatasaray 1 kaç seneye kadar hangi kadroyla oynarsa oynasın Rakip Avrupalı olduğunda çok başarılı oynardı... İşte bu tılsımı Beşiktaş hiçbir arenada yakalayamadı... Bunlardır bahsettiklerim... Devasa bütçeli Fenerbahçe ve Kadrosu çok etkili Galatasaray bu yarıştan kopmuşken Beşiktaş Hala şampiyon olabilirmiyim diye kıvranıyor... Altlardan gelen Sivasspor Beşiktaş'a kafa tutabiliyor..İşte budur Bizleri rahatsız eden..

İşte onun içindir Hiç bir Beşiktaş'lı Fenerbahçe maçını hakem nedeniyle kaybettik diye ortaya çıkmıyor... Diğer takımlara bu olsa neler olurdu neler..Bizim nedenlerimiz farklı...

Unknown dedi ki...

Müthiş yazmışsın, yıllardır söylemeye çalıştığım herşeyi yazmışsın, tebrikler. Ortaokul, lise yıllarımda hayranık ve gıpta ile izlediğim bir Beşiktaş vardı. Her açıdan örnek bir klüptü, bugün Beşiktaşlılık duruşu diye yutturulmak istenen zırva o günlerde sadece Beşiktaş'ta vardı. Seba'dan sonra yaşanan ahlaki, etik ve sportif çöküşler ve en önemlisi büyük takım olma kimliğini kaybetmeye yüz tutması çok ama çok acı. Ben ne Beşiktaş'ın ne de Trabzonspor'un artık sıradan birer takım olmalarını, sahneden çekilmelerini istiyorum. Bunun kimseye faydası olmaz. Eğer Beşiktaş ve Trabzon camialarından senin gibi düşünebilen %10 luk bile bir kesim çıkabilse, bugün yaşananlar inan bir daha tekerrür etmez.

Murat YILMAZ dedi ki...

Fenerbahçe'nin ilk golünde ofsayt var diyen bir insanın futbol bilgisini yada objektif bakış açısına inanmamak lazım. Eğer o golde Semih faul yapmışsa (hem de net faul) futbol maçları faul yüzünden oynanamaz hale gelir. Herşeye zırt pırt düdük çalmak gerekir hatta futbolcuların birbirine dokunmaları yasaklanmalı. Gökhan Zan'ın kolpa itirazına kanıp futbol kurallarını görmezden gelmek herşeyden önce futbolun kendisine ayıptır. Markaj denilen şey nedir acaba diye düşünmek örneklerini incelemek lazım. Ernst'in pozisyonu bence de penaltıdır. Ayrıca Fenerbahçe'nin golünde 40-50 cm'lik bir ofsayt söz konusu amma velakin bunları dile getirirken ilk yarıda Guiza'ya kalkan yanlış bir ofsayt bayrağı da söz konusu, bu niye dile gelmez. Guiza o topu daha önce iki kere yaptığı gibi Rüştü'nün üzerinden yuvarlayıp maçı daha ilk yarıda koparsa bu pozisyonlar olur muydu? Yaa işte pozisyon konuşalacağı zaman iş nerelere gelir-gider, dikkat etmek lazım.
Kabul edemeyeceğim başka birşey de futbolun skor oyunu olduğunun reddedilmesidir. Kimse kandırmasın birbirini, futbol skor oyunudur. Özgür'ün yaptığı altyapı muhabbetleri kimsenin karnını doyurmaz. Geçen sene basket salonu taşan BJK'nin bu sene basket maçlarına giden yoktur.

Dolayısıyla Melih'in yaklaşımı skordan bağımsızdır, yazısında maçla ilgili değil genel bir sorundan bahsetmiştir. Benim onlarca BJK'li arkadaşım var. Kimse alınmasın ama bence BJK ne Fenerbahçe ne de GS kadar en büyük değildir. Elbette büyüktür ama onun büyüklüğü daha diğer 'big brother'lar gibi değildir. Ben rakip olarak hep GS'yi görürüm, bir türlü BJK'yi rakip olarak göremem. Büyüklüğün tarifini yapar mısın dersen sabaha kadar yazmak gerekir.

Melih Kazdağ dedi ki...

Admin Murat Galatasaray'ı rakip olarak gördüklerini söyler.. Ben Beiktaş'lı olarak Hem Galatasaray'ı Hem Fenerbahçe'yi herzaman rakip görmüşümdür.Bu bakış açısı bile Beşiktaş kimliğinin ne kadar bozulduğunun göstergesidir..Hele bu sene Sivasspor'u rakip görmüyormuyuz... Aslında son vereceğim örnek büyük olmak ve kendini büyük hissetmek arasındaki farkı gösterecek..


Sivasspor son dönemde kendini büyükler arasında gördü ve Fenerbahçe maçlarına kadar bu konuda 'Biz herkeze meydan okuruz,Kimseden korkmayız' havasındaydı..Ne oldu Fenerbahçe Sivasspor'un havasını Hem İstanbul'da Hem Sivasta aldı.. ''Ben senden daha büyüğüm'ü sahada gösterdi..Benim Beşiktaş'ım bunu gösteremedi mesela..

Burada Fenerbahçe sadece bir örnek.. Büyük takım olma duygusunun sahadaki gösterisinden bahsetmek istedim.

Maçtaki hakem hatalarına gelince G.Zan'a yapılmış olan harekete bazı hakem verir bazı hakem vermez.Bence de çok net bir faul değil..Ofsayt pozisyonu açık ofsayt ama görülmemiştir,Guiza'da olduğu gibi.. Penaltı ise son yıllarda gördüğüm en net penaltıydı.. Her kulvarda saha içinde ve saha dışında camia olarak güçlü olmazsan Bu pozisyonları hakemler es geçerler..Vermezler...