25 Mart 2012 Pazar

HAKİKİ KURT

Kurt Hoca terimi her zaman ilgimi çekmiştir. Orduspor'un başına 2.devre de geçen Hector Cuper kariyeri uzun süredir düşüşteydi,yine de 2 sene üst üste Şampiyonlar Ligi Finali oynayan Teknik Direktör Türkiye'nin halihazırda en kariyerli Teknik Direktörü konumunda. Şaşırdığım ilk şey Orduspor'un O'nu nasıl Türkiye'ye getirdiğiydi.Sonradan Yunanistan liginde de çalıştığını öğrendim. Sonradan yarım devre gibi kısa bir sürede,takımın çalışmalarına bile çok az katılmışken ne kadar başarılı olabilir diye düşünüyordum ama işte adı üstünde Kurt Hoca.
Türkiye ligini çok kısa sürede çözdü. Zaten bu tür mücadeleci oyunu benimseyen, disiplinli bir hoca diye tanırdım.Orduspor'a kısa zamanda çok şeyler verdi. Düşmesine kesin gözle bakılan takımı üst sıralara taşıdı. Bence çok başarılı oldu.
Gelecek sene küçülmeye gitmesine kesin gözle bakılan Beşiktaş'ım için çok uygun bir TD adayı..
Türk olmayacaksa Cuper olsun.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Arkadaşlık Üzerine...

Neler oldu son 2 hafta... Hepsinin üst üste gelmesi...
Kayınannem düştü kalçasını kırdı. 85 yaşında. Ameliyat oldu ama iyi ve daha da İYİLEŞECEK...
Babam gecenin bi yarısı felç geçirdi.. sağ tarafı...
2 haftada müthiş bir gelişme gösterdi... dün Şampiyonluk maçını izlemeye bile götürdüm... iyi.. Daha da İYİLEŞECEK...

İkisi için de ümidim yoktu biliyormusunuz.. Kayınannem için çok yaşlı diye düşünüyordum. vücudu bir darbeye daha dayanamaz,bir daha ayağa kalkamaz diyordum.

Babam için ise daha da acı şeyler,benim ve O'nun için daha yıkıcı şeyler düşünüyordum.

Hepsi tecrübe işte..

Şimdi Faruk'un bloğunda okuduğum şeyler de bunlara tuz biber oldu.
Yaklaşık 3 yıl önce internet üzerinden mailleştiğim ve bir konuda anlaşamadığım bir arkadaşımla bir daha görüşmemek üzere yollarımızı ayırmıştık.
Yüz yüze konuşma olmadığında insanlar senin tepkini görmeyecekleri için daha cesaretli daha fütursuzca konuşurlar. O kişileri O an veya hemen sonrası engellemezsen bu artarak devam eder. (edebilir)

Bahsi geçen, sana sıkıntı yaratan insanlar dış kapının dış mandalları ise belki twitter dan silersin,hayatından da..

Ama biz 3 kişi olarak biliniriz. Tolga-Faruk-Melih.. Hayatımızın 15 senesi öyle veya böyle birarada geçmiş. Bu 3 kişi de birbirini silebilir ama bu şekilde böyle sudan sebeblerle değil.








18 Şubat 2011 Cuma

Şampiyonluk Yarışına Dışarıdan Bir Bakış...



Şampiyonluk yarışı 3 takım arasında ve son 1 kaç haftaya kadar sürecek gibi. Trabzonspor takım kurgusu oturmuş, düzeni işleyen ancak içeride biraz karışık gibi gözüküyor. Sezon başından beri başka TD olsaydı çok daha dağınık olurlarsı,basında disiplinsizlikler ve skandallar boy boy çıkar ve camia dağılırdı. Teofilo tam anlamıyla patlama yaptığı sıralarda takımdan ayrıldı. Jaja ve bir kaç oyuncu kampa geç geldi ve sezon başından beri idare edilen E. Baytar..
Şenol Güneş amaca ulaşmak için tüm bu olağanüstü olayları gayet başarılı bastırdı.
Sanki şampiyonluk baskısı hem Hocayı hem Başkanı biraz sıkıştırıyor. Takımda bu tür yarışlara alışık sadece Serkan var . Sahadaki yarışta önde olan Trabzonspor Psikolojik açıdan Fenerbahçe ve Bursaspor'un gerisinde kanımca. Taraftar ve camia psikoloji açısından bu yarışlarda çok önde olan bir Fenerbahçe'yle sahadaki ''Daha fazla takım olma'' üstünlüğünü kullanarak yarışıp şampiyon olmak istiyorlar. Hala lider olmalarında birkaç oyuncunun ekstra performansı ve şansları da etken.
Fenerbahçe mücadele gücünü yükseltti ve formsuz birkaç oyuncusu forma girince fark yarattılar. Son dönemde Niang ve M.Topuz'un formu takımı yukarılara çıkardı. Emre'nin formsuzluğunu da kapattı. Yukarıda da bahsettiğim gibi şampiyonluk yarışında camia&taraftar&takım tam anlamıyla birleşmişler ve sahadaki oyun anlamındaki eksikliklerine rağmen Trabzonspor'a göre avantajlı görüyorum.

Son olarak Bursaspor devre arasında kendileri açısından çok önemli bir oyuncu olan Kenny Miller'i transfer etti. Sonrasında da Altidore gibi genç ve gelecek vadeden,aynı zamanda bizim ligimize uygun fiziksel güçte bir oyuncuyu kadrolarına katarak takıma güç kattılar. Basında şampiyonluk adaylarından biri olarak gösterilmemeleri Onlar için büyük avantaj. Benim şampiyonluk adayım Bursaspor.

Bir Sene Daha...

Tüm bu puan kayıpları,ligden sonra avrupa kupalarından da elenişin ardından Shuster düşmanları eleştiriyi daha da abartacaklardır. Aslında bu insanlar Shuster tipindeki her Teknik direktöre düşmandırlar. Bakın işte Aykut Kocaman'a ilk devre boyunca neler söylendi.Aykut Hoca'nın Fenerbahçe gibi bir takımı taşıyamadığını,altında ezildiğini ve bir an önce bir sonraki seneyi kurtarmak için Teknik direktör değişikliğinin gerektiğini bağırabağıra hal oldular. Aykut Hoca kendi aldığı oyuncular da dahil kimsenin gözünün yaşına bakmadı. Doğru bildiğini yaptı,hatalar da yapmıştır ama bildiğini yapmaya deva etti. Başkanları da arkasında durunca yavaş yavaş başarı geldi.
Şimdi Shuster ve Aykut Hoca'yı karşılaştırmak için yapmadım bu analizi,ancak Shuster'de bildiğini okuyan,işine kimsenin karışmasına izin vermeyen,adaletli bir Hoca bence. Beşiktaş'ın kadrosu İsim olarak kaliteli ama Total Futbol'a bir okadar uyumsuz oyuncularla dolu. Birçok takım 4-3-3 taktiği ile oynuyor ve herkesin bildiği gibi 3 orta saha oyuncusu da teknik&taktik açıdan yetenekli olmalı,oyunun iki yönünü deoynayabilmeliler. İleride yazdığımız 3 lü ise top kaybedildiğinde en azından topun arkasına geçip gölge markaj yapabilmeliler. Şimdi sayalım orta sahadaki oyuncuları:
-Aurelio: Sadece defans yapabilir ve yaşından dolayı savunmaya yaklaşır.
-Ernst: Defansı güçlüdür formda ise hücuma kısıtlı katkıda bulunabilir.
-Fernandes: Hem hücumu hem defansı kısıtlı derecede yapabilir.(gördüğüm kadarıyla)
-Necip: Hem hücumu hem defansı kısıtlı derecede yapabilir ve çok tecrübesiz
-Guti: Organizasyon rolünü üstlenip pas dağıtıcı bu oyuncu hücum noktalarına uzak olduğunda sadece sağa sola pas dağıtmaktan öteye geçemez. Asıl işi gol pası dağıtmakolmalı. Defansif özellikleri sıfıra yakın.

Hücumculara Geçersek:
Quaresma:Çizgide sadece ayağına top isteyen, hücum gücü çok yüksek defansif sorumluluklarını yerine getirmeyen bir oyuncu. Boş alanlara gitmemesinden dolayı karşısındaher daim 1 hatta 2 oyuncu bulur,orta sahaya hiç yardım etmez.Pres özelliği yoktur.
Almeida: Zaten pozisyonu gereği hücumda en uçta oynar.Pres özelliği olmadığı için defansifanlamda takıma eksidir.
Simao: Takımda Bu taktikte hem orta sahanın solunda hem de sol uçta layıkıyla oynayabilecek tek oyuncu.Hem duracağı yeri çok iyi bilir,hem gölge defans yaparak defansif anlamda takıma katkı sağlar. Hücumda ise pas yüzdesi yüksektir,gol pası atabilir,hızlıdır çalım atabilir ve gol atabilir.
Bobo: sezon başında yazdığım bir yazıda Bobo'ya güvenilerek sezona girilmez demiştim.Bu oyuncunun formu inişler ve çıkışlar gösterir. Çok sık sakatlanır. Yeteneklidir ama istikrarlı değildir. Bir de bu takım kadrosunda topu ileride tutması,kafa topu alması,geriden gelenlere pas atabilmesi gerektiği için yedek kalacaktır.

Defans bloğu zaten paramparça. Orta saha oyuncularının iki yönlü oyuncular olmamasıdefanstaki beklere çok sorumluluk yüklüyor ve devamlı hücuma çıkmaları isteniyor. HemHilbert hem İsmail bu yükü kaldırabilecek oyuncular değil. Zaten bunu yapabilecek dünyada 3-5 oyuncu var. Onlar da hücuma katılınca ani top kayıplarında defansın arkasına top kaçırılıyor. Defans oyuncuları asla kötü oyuncular değil. Sivok,Ferrari,Toraman ve Ersan kaliteli oyuncular ama çok yalnız ve birebir kalıyorlar. Bu sistemin oyuncuları da olmadıkları aşikar.
Sonuç olarak eldeki kadroyla özellikle Quaresma ve Guti'yi kullanmak adına Takım devamlı önde oynamak zorunda.Ancak takım oyunu oturtulamadığı ve bazı oyuncuların özellikleri tutmadığı için Sonuçlar hüsran oldu.

Tüm bu saydıklarıma sakatlıkların ve yeni oyuncuların uyum sürecinin etkisini de sayarsak başarısızlığın nedenleri gayet açık ve net. Yeni oyunculara çok fazla methiyeler düzülüp takımdaki diğer oyuncuları küstürmek de başarısızlıktaki etkenlerden biri. Shuster bunları görüyordur.Ve seneye çok daha iyi bir Beşiktaş umuyorum.

Shuster gelecek sene(Tabi Kovmazlarsa) Ernst,Fernandes,Ferrari ve Bobo'yu istemeyecek.Takımda Guti,Quaresma,Sivok, Almeida Hilbert kalır.Orta sahaya (Şu an Guti'nin oynadığı yere) Bir kaliteliorta saha oyuncusu,stoper mevkiine ve sol bek mevkiine transfer isteyecektir. Beşiktaş daha iyi ama daha borçlu bir takım olacaktır.
Sıkı bir Beşiktaş'lı olarak Shuster'e güveniyorum. Bir sene daha sabır gösterilmeli.

23 Temmuz 2010 Cuma

TRANSFER FISILTILARI..

- La Liga'nın yeni takımlarından Hercules, Güiza'nın ardından Samaras'ı da transfer listesine aldı. (El Mundo)

- Fransa'nın Lille kulübü, Fildişi Sahilli forvet oyuncusu Gervinho için Liverpool ile masaya oturmaya hazır.(Fransa basını)

- Liverpool'un hedefinde Klaas Jun Huntelaar var.(Guardian)

-Barcelona forması giyen Meksikalı yıldız Rafa Marquez'in New York Red Bull'a, yıllığı 2.8 milyon dolardan 4 yıllık imza atmak üzere olduğu belirtiliyor.(ESPN)

- Manchester United, Belçikalı orta saha oyuncusu Steven Defeour ile yakından ilgilenmeye başladı.Daily Star

- Manchester City'nin, LA Galaxy forması giyen ABD'li yıldız Landon Donovan ile ilgilendiği iddia ediliyor. (Sky Sports News)

-Rafael Benitez, Diego Forlan'ı Inter'e getirmeye hazırlanıyor. (La Gazetta dello Sport)

- Atletico Madrid Wolfsburg'un Bosnalı yıldızı Vjezdan Misimovic ile görüşmelere başladı. (As)

BAKALIM HANGİLERİ GERÇEKLEŞECEK...

18 Temmuz 2010 Pazar

Beşiktaş-Vikingur Maç Yorumu

Tüm Beşiktaşlılar bu maçı sabırsızlıkla bekledi. Nedeni malum sezonun ilk maçı olması dışında asıl heyecan Quaresma'yı izlemekti. Ben ise ilk onbirin hangi oyunculardan kurulacağı ile daha çok ilgilendim. Daha ilk maçtan anlaşıldı ki Shuster cesur bir hoca. Antremanlarda 4-1-4-1 gibi bir sistem üzerinde duran Shuster bu maçta defansif anlamda sadece Ernst'i kullanıp diğer oyuncuların hepsini hücum yönü zengin oyunculardan seçti. Orta sahada Quaresma-Delgado-Tabata'nın aynı anda oynayabilecekleri başka maç sanırım olmaz.

Maça geçersem maçta kimsenin değinmediği çok enteresan şeyler vardı.

Quaresma'nın ilk maçında kendini göstermek için adeta kendini yırtması bana çok ilginç geldi. Bu bir eleştiri değil. Maçta yaptığı ve yapmak istediği şeyler tam da Beşiktaş taraftarının yapmasını istediği şeylerdi. Gol ve asist yapmak için çok uğraştı. Penaltı pozisyonunda Bobo'dan topu istemesi ve penaltıyı kaçırmasını kimse önemsemedi ama bu Quaresma'nın yeniden doğmak istemesi,yeni bir başlangıç için heyecan içinde olduğunun ilk belirtileridir. Karşısındaki oyuncular amatör oyunculardı ancak defansif anlamda maç boyunca başarılı oldular. Kalabalık halde defansta kaldılar ve özellikle ceza sahası içinde pozisyon vermemeye çalıştılar. Bobo bu kalabalık arasında kaldı,maç boyunca kendini hiç göstermedi,bunun için çabalamadı. Beşiktaş'lılar dikkat ettiler mi bilmiyorum ama Bobo çok geç form tutan bir oyuncu. Her sene 3-4 ayı boş geçirir,o aylarda çok formsuz isteksizdir.Bir süre sonra isteği de formu da geri gelir ama senenin yarısı geçmiştir. Bunları bilen biri olarak Bobo'ya güvenip hücum hattındaki en önemli yeri O'na teslim etmek büyük yanlış olur.
Beşiktaş taraftarının ben de dahil tüm güvenini kaybetmiş Nobre bu sene çok daha iyi işler yapabilir bence. Kaliteli bir golcü gelmez ise zaten Nobre'ye dua etmeye başlasak iyi olur. Bu senenin artılarından biri güçlenmiş şekilde geri dönen Nihat Kahveci'dir. Geçen senenin 2. yarısının sonlarına doğru yükselen grafiğini bu senenenin başına taşıdı. Sezon başında hazır gözüktü. Zaten başka çaresi de yok. Yeni gelecek Forveti de sayarsak geçen sene ki gibi formsuzken oynama ihtimali yok.

Son olarak Shuster herşeyi yeniden inşaa eden adam. Geldiğinden beri tüm söyledikleri realiteydi. Geçen sene hakkında söyledikleri; ağır futbol,hücuma yönelik az futbolcu oynatılması,orta saha oyuncularının tamamının defansif oyunculardan kurulması ve forvet hattının bariz yetersiz olduğunu söylemesi ve son olarak takımın güçsüz olduğu zaten herkes görüyordu. Delgado'nun oyunda kopuk kopuk oynadığını,maçın belli zamanlarında oyunda saklandığını gördü ve sadece ayağına top geldiğinde birşeyler yaptığını, ikili mücadelelerde ayağını topa dahi sokmadığını söyledi. Tüm söylemlerinden anladığım şudur ki Shuster futbolun realitesini biliyor ve takımını bunlara göre oynatacak. Bunlara göre transfer istiyor.

Bu sene Beşiktaş'ın maçları daha fazla izlenecek,maçlardan sonra Quaresma'nın hareketleri,Guti'nin Pasları konuşulacak. Şampiyonluk olur mu bilmem ama keyif veren bir futbol izleneceği kesin. Zaten bizim istediğimiz de o değil mi?

Maçın gollerini buradan izleyebilirsiniz

http://www.vidivodo.com/403798/besiktas-vikingur-mac-ozeti

Futbola Geri Dönüş..


Bu bloğu neredeyse kapatmak üzereydim ki tuttuğum takım olan Beşiktaş'ın Quaresma transferi ve daha sonrasında Guti transferi tabiri caizse içimde yeni bir ateş yaktı. Sadece Beşiktaş'ı değil tüm futbol dünyasındaki haberleri,takımları transferleri takip etmeye başladım yeniden. Dünya Kupasını Malum Neden(Dila Sultan) den dolayı neredeyse hiç takip edemedim.

Yayın gelirindeki beklenmeyen artış ile kulüplerin bütçesindeki doğru orantılı artış kulüplerimizin daha kaliteli yabancı oyuncuları yavaş yavaş


Türkiye'ye getirmesiyle sonuçlanıyor. Bu kalite artışı yıllar boyu devam ederse ligimizin kalitesi ve popülerliği artacak ve daha da kaliteli hocalar daha da kaliteli yabancılar ülkemize gelecek.

Yıllar boyu savunduğum birşey vardır. Avrupa'daki hiç bir takımın Beşiktaş,Galatasaray,Fenerbahçe kadar taraftarı yok. Sadece Türkiye içinden bahsetmiyorum. Özellikle de yurt dışında yaşayan Türkler büyük bir gelir kaynağı aslında.

Takımlarımız bütün altyapısızlığa rağmen Avrupa'da daha da başarılı olacaklar kanımca.

Gelelim renklerine vurulduğum takımım olan Beşiktaş'a. Buradan kulübümüz,takımımız(Bu dönemde transferler) hakkında buradan nacizade yorumlarımı yazacağım ve Twitter'da da yayınlayacağım.