18 Şubat 2011 Cuma

Şampiyonluk Yarışına Dışarıdan Bir Bakış...



Şampiyonluk yarışı 3 takım arasında ve son 1 kaç haftaya kadar sürecek gibi. Trabzonspor takım kurgusu oturmuş, düzeni işleyen ancak içeride biraz karışık gibi gözüküyor. Sezon başından beri başka TD olsaydı çok daha dağınık olurlarsı,basında disiplinsizlikler ve skandallar boy boy çıkar ve camia dağılırdı. Teofilo tam anlamıyla patlama yaptığı sıralarda takımdan ayrıldı. Jaja ve bir kaç oyuncu kampa geç geldi ve sezon başından beri idare edilen E. Baytar..
Şenol Güneş amaca ulaşmak için tüm bu olağanüstü olayları gayet başarılı bastırdı.
Sanki şampiyonluk baskısı hem Hocayı hem Başkanı biraz sıkıştırıyor. Takımda bu tür yarışlara alışık sadece Serkan var . Sahadaki yarışta önde olan Trabzonspor Psikolojik açıdan Fenerbahçe ve Bursaspor'un gerisinde kanımca. Taraftar ve camia psikoloji açısından bu yarışlarda çok önde olan bir Fenerbahçe'yle sahadaki ''Daha fazla takım olma'' üstünlüğünü kullanarak yarışıp şampiyon olmak istiyorlar. Hala lider olmalarında birkaç oyuncunun ekstra performansı ve şansları da etken.
Fenerbahçe mücadele gücünü yükseltti ve formsuz birkaç oyuncusu forma girince fark yarattılar. Son dönemde Niang ve M.Topuz'un formu takımı yukarılara çıkardı. Emre'nin formsuzluğunu da kapattı. Yukarıda da bahsettiğim gibi şampiyonluk yarışında camia&taraftar&takım tam anlamıyla birleşmişler ve sahadaki oyun anlamındaki eksikliklerine rağmen Trabzonspor'a göre avantajlı görüyorum.

Son olarak Bursaspor devre arasında kendileri açısından çok önemli bir oyuncu olan Kenny Miller'i transfer etti. Sonrasında da Altidore gibi genç ve gelecek vadeden,aynı zamanda bizim ligimize uygun fiziksel güçte bir oyuncuyu kadrolarına katarak takıma güç kattılar. Basında şampiyonluk adaylarından biri olarak gösterilmemeleri Onlar için büyük avantaj. Benim şampiyonluk adayım Bursaspor.

Bir Sene Daha...

Tüm bu puan kayıpları,ligden sonra avrupa kupalarından da elenişin ardından Shuster düşmanları eleştiriyi daha da abartacaklardır. Aslında bu insanlar Shuster tipindeki her Teknik direktöre düşmandırlar. Bakın işte Aykut Kocaman'a ilk devre boyunca neler söylendi.Aykut Hoca'nın Fenerbahçe gibi bir takımı taşıyamadığını,altında ezildiğini ve bir an önce bir sonraki seneyi kurtarmak için Teknik direktör değişikliğinin gerektiğini bağırabağıra hal oldular. Aykut Hoca kendi aldığı oyuncular da dahil kimsenin gözünün yaşına bakmadı. Doğru bildiğini yaptı,hatalar da yapmıştır ama bildiğini yapmaya deva etti. Başkanları da arkasında durunca yavaş yavaş başarı geldi.
Şimdi Shuster ve Aykut Hoca'yı karşılaştırmak için yapmadım bu analizi,ancak Shuster'de bildiğini okuyan,işine kimsenin karışmasına izin vermeyen,adaletli bir Hoca bence. Beşiktaş'ın kadrosu İsim olarak kaliteli ama Total Futbol'a bir okadar uyumsuz oyuncularla dolu. Birçok takım 4-3-3 taktiği ile oynuyor ve herkesin bildiği gibi 3 orta saha oyuncusu da teknik&taktik açıdan yetenekli olmalı,oyunun iki yönünü deoynayabilmeliler. İleride yazdığımız 3 lü ise top kaybedildiğinde en azından topun arkasına geçip gölge markaj yapabilmeliler. Şimdi sayalım orta sahadaki oyuncuları:
-Aurelio: Sadece defans yapabilir ve yaşından dolayı savunmaya yaklaşır.
-Ernst: Defansı güçlüdür formda ise hücuma kısıtlı katkıda bulunabilir.
-Fernandes: Hem hücumu hem defansı kısıtlı derecede yapabilir.(gördüğüm kadarıyla)
-Necip: Hem hücumu hem defansı kısıtlı derecede yapabilir ve çok tecrübesiz
-Guti: Organizasyon rolünü üstlenip pas dağıtıcı bu oyuncu hücum noktalarına uzak olduğunda sadece sağa sola pas dağıtmaktan öteye geçemez. Asıl işi gol pası dağıtmakolmalı. Defansif özellikleri sıfıra yakın.

Hücumculara Geçersek:
Quaresma:Çizgide sadece ayağına top isteyen, hücum gücü çok yüksek defansif sorumluluklarını yerine getirmeyen bir oyuncu. Boş alanlara gitmemesinden dolayı karşısındaher daim 1 hatta 2 oyuncu bulur,orta sahaya hiç yardım etmez.Pres özelliği yoktur.
Almeida: Zaten pozisyonu gereği hücumda en uçta oynar.Pres özelliği olmadığı için defansifanlamda takıma eksidir.
Simao: Takımda Bu taktikte hem orta sahanın solunda hem de sol uçta layıkıyla oynayabilecek tek oyuncu.Hem duracağı yeri çok iyi bilir,hem gölge defans yaparak defansif anlamda takıma katkı sağlar. Hücumda ise pas yüzdesi yüksektir,gol pası atabilir,hızlıdır çalım atabilir ve gol atabilir.
Bobo: sezon başında yazdığım bir yazıda Bobo'ya güvenilerek sezona girilmez demiştim.Bu oyuncunun formu inişler ve çıkışlar gösterir. Çok sık sakatlanır. Yeteneklidir ama istikrarlı değildir. Bir de bu takım kadrosunda topu ileride tutması,kafa topu alması,geriden gelenlere pas atabilmesi gerektiği için yedek kalacaktır.

Defans bloğu zaten paramparça. Orta saha oyuncularının iki yönlü oyuncular olmamasıdefanstaki beklere çok sorumluluk yüklüyor ve devamlı hücuma çıkmaları isteniyor. HemHilbert hem İsmail bu yükü kaldırabilecek oyuncular değil. Zaten bunu yapabilecek dünyada 3-5 oyuncu var. Onlar da hücuma katılınca ani top kayıplarında defansın arkasına top kaçırılıyor. Defans oyuncuları asla kötü oyuncular değil. Sivok,Ferrari,Toraman ve Ersan kaliteli oyuncular ama çok yalnız ve birebir kalıyorlar. Bu sistemin oyuncuları da olmadıkları aşikar.
Sonuç olarak eldeki kadroyla özellikle Quaresma ve Guti'yi kullanmak adına Takım devamlı önde oynamak zorunda.Ancak takım oyunu oturtulamadığı ve bazı oyuncuların özellikleri tutmadığı için Sonuçlar hüsran oldu.

Tüm bu saydıklarıma sakatlıkların ve yeni oyuncuların uyum sürecinin etkisini de sayarsak başarısızlığın nedenleri gayet açık ve net. Yeni oyunculara çok fazla methiyeler düzülüp takımdaki diğer oyuncuları küstürmek de başarısızlıktaki etkenlerden biri. Shuster bunları görüyordur.Ve seneye çok daha iyi bir Beşiktaş umuyorum.

Shuster gelecek sene(Tabi Kovmazlarsa) Ernst,Fernandes,Ferrari ve Bobo'yu istemeyecek.Takımda Guti,Quaresma,Sivok, Almeida Hilbert kalır.Orta sahaya (Şu an Guti'nin oynadığı yere) Bir kaliteliorta saha oyuncusu,stoper mevkiine ve sol bek mevkiine transfer isteyecektir. Beşiktaş daha iyi ama daha borçlu bir takım olacaktır.
Sıkı bir Beşiktaş'lı olarak Shuster'e güveniyorum. Bir sene daha sabır gösterilmeli.