30 Nisan 2009 Perşembe

Arda ve Gerçekler....


Bu konu hakkında bu kadar ayrıntılı bilgim yoktu.. Her zaman Galatasaray Kulübü'nün ve O Aristokrat camiasının altlardan birşeyler karıştırdığı düşüncesi kafama yer etmiş... Geçmişi kolay unutmadığımdan olsa gerek..
aşağıdaki yazı www.Antu.com 'dan alınmıştır

Hepimiz İrlandalıyız

Öncelikle Arda’nın doping skandalı nedeniyle çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dilemiyoruz, hiç de pişman değiliz, gene olsa gene yapardık. Dopingle Mücadele Kurulu Başkanı Turgay Atasü, Fenerbahçe taraftarlarının Arda’nın doping skandalıyla ilgili FIFA’ya yolladığı ihbar mektuplarının değerlendirmeye alınmasından çok rahatsız olmuş ve demiş ki‚ “Taraftarlar başımıza iş açtı, gerçekten başımız çok ağrıdı.” İyi de madem ki bütün yazışmaları yaptınız, bütün izinleri aldınız, sizin de başınızın ağrımaması lazım. Neden kendinizi sıkıntıya sokuyorsunuz? Siz bu olayı incelediniz, insanlara gereken açıklamaları yaptınız da Fenerbahçe taraftarı olayı gene de FIFA’ya mı taşıdı? Yatmasaydınız o zaman kulağınızın üstüne. Burada neden hak ve adalet arayan Fenerbahçe taraftarı suçluyu siz de mağduru oynuyorsunuz? TFF resmi sitesinde yayınlanan mesaj da sizden alınan bilgiler doğrultusunda yazıldıysa bilin ki sorulan sorularla bir ilgisi yok. İnşallah FIFA, kendileri hakkında yaptığınız suçlamalarınızı duymaz da Türk futbolu bir darbe daha almaz. FIFA’nın kurullarının birbirinden haberi olmadığını iddia ederek tarihe geçmenin onuru yeter nasılsa.
Sorularımızı yenilemeden önce, sanki tek bir elden çıktı gibi bir anda gazeteleri süsleyen ardından aynı anda bir yerden emir almış gibi apar topar saklanan gazete haberlerine ne demeli? Ya da hemen akabinde başlatılan “Arda’nın peşinde dünya devleri” haberlerine. Neymiş Futbol Federasyonunda‚ "İşe bak! Aynı kurumdaki kurulların birbirlerinden haberleri yok" yorumları yapılmış. Yani birisi Futbol Federasyonunun koridorlarında yürüyor, o sırada aklına kapıları dinlemek geliyor ve içeride böyle bir konuşma duyuyor. Birisi başka birisine “İşe bak! Aynı kurumdaki kurulların birbirlerinden haberleri yok” diyor. Bunu duyan gözüpek muhabir de hemen yetiştiriyor gazetesine. Dediğim gibi inşallah FIFA kendisi hakkında yapılan bu yorumlardan habersizdir.
Bir de Fenerbahçe taraftarı bu işin peşin bırakmadığı, 3 maymunu oynamadığı, hakkını aradığı için suçlu duruma düşürülüyor. Bu yazışmalardan Türk futboluna kalan Mustafa Denizli´nin Milli Takımın başındayken dile getirdiği "İçimizdeki İrlandalılar" sözünün ne kadar doğru bir tespit olduğu değil sizin bu olaya bakış açınız, çifte standardınız, Türk futbolundaki Galatasaray lobisinin ne kadar derinlere inmiş olduğu.
FIFA’ya şikayet yazıları gönderen insanlar, Milli Takımımızın İspanya gibi güçlü bir rakip ile önem derecesi yüksek olan maçlarını sizden daha fazla umursuyorlar merak etmeyin. Bu şekilde işin kolayına kaçıp hemen vatan, millet edebiyatına girmiyorlar o kadar. İşe bakın, hak ve adalet aramak vatan hainliği olmuş ülkede. O mektupları gönderenlerim derdi “kazanmak için her yolun mubah olduğu” anlayışıyla, bu olaydan tek kelime bahsetmezken, işlerine geldiği zaman kafalarını kumdan dışarı çıkarmayan, Ali Sami Yen stadında tercüman Samet’in kafasında kırılan kanyak şişesini, Arda’nın Fenerbahçe tribünlerine yaptığı hareketi görmezden gelen televizyon kameraları ve spor yorumcularıyla. Bu mantıkla Milli takımdaki Fenerbahçeli futbolculara da basalım dopingi, sonra da bunu memleket meselesi haline getirip ört pas edelim.
Soruları tekrarlayalım.
Arda önce Bellizona maçının 31 inci dakikasında sakatlanıp oyundan çıkıyor. Ertesi günü çıkan haberlerden, Arda’nın çekilen MR’ında, leğen kemiği üzerinde ve çevre dokularda travmaya bağlı kanama ve ödem tespit edildiğini öğreniyoruz. Doktorlar iki hafta oynayamayacağını söylüyorlar. Aradan 3 gün geçiyor ve 5 Ekim tarihinde oynanan Bursaspor maçı geliyor. Tedavisi mucize biçimde gerçekleşen Arda, 2 hafta oynanmayacağı açıklanan Arda, Galatasaray’ın tek golünü atan futbolcusu da oluyor. Arkadan da 11 Ekimdeki Bosna Hersek maçında da Milli Takım forması giyiyor.
Galatasaray’ın 2-1 kaybettiği Bursaspor maçı sonrası yapılan kura çekiminde, doping testine tabi tutulacak oyuncular belirleniyor ve bunlardan bir tanesi Arda oluyor. Doping testi açıklanınca pozitif çıkıyor çünkü stereoid içeren ağrı kesici olan "metilprednisolone" kullanıldığı belirleniyor. Verilecek ceza net, 6 ay.
Testin pozitif çıkması üzerine Galatasaray tarafından hemen açıklama geliyor ve Arda’ya bu ilaç verilmeden önce, (yani 2 Ekim Perşembe akşamı sakatlık gerçekleşiyor, geriye kalan 2 gün var, Cuma ve Cumartesi) Federasyon ile yazışma yapıldığı, alınan onay neticesinde ilacın verildiği anlatılıyor. Peki ;
- Yapılacak doping testi çekilişinde Arda değil de başkasının numarası çekilse gene Arda’nın tedavi amaçlı ilaç aldığından gene hiç bahsedilecek miydi?
- Federasyon, bu ilacın kullanıldığını, Arda’nın dopingli çıktığının anlaşılmasından hemen sonra apar topar 8 Ekim tarihiyle açıklıyor. Açıkladığı tarih ise 30 Aralık. Peki 8 Ekim – 30 Aralık tarihleri arasında neden bu konudan hiç bahsedilmedi? Geçmişe yönelin açıklama yapmak normal, insanı kuşkulandıramayacak bir davranış mı?
- Arda’ya ilacı veren doktor, TFF ile yazıştıklarını söylüyor. Peki bu iş TFF ile yazı geçmekle bitiyor mu? Bu olayın gerçekleşmesi için Arda’nın 3 Ekim’de tedavisi için Federasyona başvurması, kurulun toplanması, bu maddenin kullanımını sağlık için zorunlu görmesi, performansı olumlu yönde artırmadığına karar vermesi gibi bir sürü bürokratik işlemi gerçekleştirip Bursaspor maçı öncesinde bu açıklamanın yapılmış olması gerekiyor. Çünkü madem Arda izin aldı, dopingli olduğu 5- 8 Ekim tarihleri arasında belli olmuş olmalı. 30 Aralık’a kadar açıklama için neden bekleniyor?
- Madem Arda’nın dopingli olduğu biliniyor, o halde doping testine neden tabi tutuluyor? Arda’nın yerine neden başka bir oyuncu teste tabi tutulmuyor? Bu şekilde Galatasaray aslında 2 yerine 1 oyuncusunu doping testine göndermiş olmuyor mu?
Dopingle mücadele talimatı: “Takım doktorları her maçtan en geç 90 dakika önce maç kadrosunda bulunan tüm futbolcuların son 72 saat içinde kullandıkları vitamin dahil tüm ilaçları içeren İlaç Bildirim Formunu Türkiye Futbol Federasyonu temsilcisine verirler.”
- Böyle bir belge var mıdır, varsa nerededir? Bursaspor maçında önce böyle bir belge doldurulmuş mudur? Arda 2 Ekim´deki Bellinzona maçında maçta sakatlanıyor‚ ve 5 Ekim´de Bursaspor maçında kanında dopingli maddeye rastlanıyor. Aradaki süre sadece 3 gün. Bu 3 günde bu kadar yazışma nasıl yapıldı?
Başka ne diyor doping talimatında? Bazı tedavi amaçlı ilaçlar eğer yasaklı kapsamındaysa ve mutlaka kullanımı gerekiyorsa bazı koşullarda kullanılmalarına izin verilir. Hangi şartlar altında? Önce Tedavi Amaçlı Kullanım İstisnası Formu ve doktor raporları ile başvurulması gerekiyor.
- Ortada böyle bir başvuru var mı? Böyle bir doktor raporu var mı?
Sonra bir kurul var, bunlar kimler? Kurul başkanı Jinekolog doktor Beşiktaş Üyesi ve Diavn Azalığında görevli Prof. Dr. Turgay ATASÜ`nün yanı sıra üyeler Prof. Dr. Yavuz İMAMOĞLU, Prof. Dr. Ahmet ARAMAN, Doç. DR. Nezih HEKİM, Doç. Dr. Rüştü GÜNE. Hiçbirini tanımam, hepsine internetten bakın, tıp alanında birbirinden değerli hizmetleri olan insanlar. Çoğu için öğrencilerin yazışma sitelerinde genelde yoğun programları ve çalışmaları sebebiyle şehir dışında seyahatte oldukları yazılı.
Bu kurul Bursaspor maçından sonra 4 Ekim tarihinde toplanıyor demek ki, gerekli incelemeleri yapıyor, uygun görüyor ve bunu resmi bir onay yazısı ile futbolcuya bildiriyor.
- Peki bu kurul nerededir? 4 Ekim’de Arda’yla ilgili bir toplantı yapılmış mıdır? Bu kadar yoğun işleri olan birbirinden bağımsız 5 üye kaşla göz arasında ne zaman ve nerede toplanmış, nasıl bir inceleme yapılmış? Futbolcuya verilen resmi onay yazısı nerede? “Doping kontrolü yapıldıktan sonra herhangi bir sağlık kurumundan alınacak rapor ya da Kurula yapılacak başvuru cezai işlem sırasında dikkate alınmaz.. Geriye dönük onay istenemez” maddesi dikkate alınmış mıdır?
Peki, bu kurul neleri dikkate alarak tedavi amaçlı yasak maddelerin kullanımına izin veriyor? Önce yasaklı maddenin kullanımının kesilmesiyle futbolcu sağlığının ciddi olarak bozulacak olması gerekiyor. Yani her şey bir tarafa ortada ciddi bir sağlık problemi var demek bu. Peki, siz Mecidiyeköy’de kalp krizi geçirdiniz ya da trafik kazası yaptınız. Ortada ciddi bir sağlık problemi var mı? Var. Bu durumda Mecidiyeköy’de ilk müdahaleyi yapabilecek en az 10 tane tam teşekküllü sağlık kurumu varken 25 Km. uzaklıkta ve İstanbul’da malum akşam trafiğinde başka bir hastaneye mi gidersiniz?
- Madem durum bu kadar ciddi, aradan sadece 3 gün geçmesine rağmen Arda sahalara nasıl dönebiliyor ve golünü atabiliyor? Ortada ciddi bir sağlık sorunu var mı yok mu? Bu maddenin kullanımına izin verildiğine göre olması lazım. Peki bu durumda sahalara geri dönüş nasıl 3 güne sığabiliyor?
- Neden Arda maçı tamamlamadan apar topar burnunun dibindeki onca hastaneye rağmen 1 saat mesafede başka bir hastaneye götürülüyor? O hastanede neler oluyor? Eğer Allah korusun yolda Arda’nın başına bir şey gelse bu durumu kim, nasıl izah edecek?
- Bu nasıl bir maddeymiş ki böyle hemen kullanımının kesilmesi halinde sağlık kötüye gidebiliyor? Kurul apar topar hemen toplanıyor, inceleme yapıyor ve bu madde kullanılmazsa Arda’nın sağlığı kötüye gidecek kanısına varabiliyor.
Devam edelim. Tıbbi olarak önerilen yasaklı madde dozunun performansı artıracak etkisinin olmaması gerekiyor.
- Bu maddenin dozajı ne kadar çıkmıştır, 2 gün içerisinde performansa etkisi nasıl tespit edilmiştir, bu konuyla ilgili en ufak bir açıklama bile yok.
Yasaklı maddenin kullanım onayının alınabilmesi için futbolcunun Kurula bir dilekçe ve tedavi amaçlı kullanım istisnası formu ile başvurması gerekiyor.
- Bu dilekçe ve form nerede? Aradan geçen 3 gün içerisinde bu kadar yazışmalar hangi hızla yapılmış, bu kurullar hangi hızla toplanmış, tüm incelemeleri yapmış ve ne şekilde bu kritik kararları alabilmişler?
Bırakın üç kuruşluk İspanya maçı, Bosna Maçı, İrlandalı edebiyatlarını, bu sorulara doğru dürüst cevaplar verin ki biz de ortada böyle bir şey olmadığına ikna olalım, kuşkularımız giderilsin.

Hiç yorum yok: